Edinburgh Gezilecek Yerler Rehberi (Old Town)

Edinburgh gezilecek yerler listesi öncesinde tahmin edersiniz ki bir çok şehirde olduğu gibi Old Town ve New Town olarak belirgin bir ayrım burada da var. Atlamadan anlatmak için yazıyı 2ye böldüm. İlk önce Old Town ile başlayacağım. Aşağıda New Town için bir linkim daha olacak 😉

Öncelikle Old Town‘dan başlayalım;

 

Royal Mile; yani Kraliyet Yolu

Yolun başında Edinburgh Kalesi, sonunda da Holyrood Sarayı bulunuyor. Bu yol yaklaşık 2km uzunluğunda ve turistlerin en çok zaman geçirdiği yer burası. Çünkü yol boyunca sokak sanatçıları, İskoç pubları, kiliseler, heykeller, çok güzel restoranlar ve binaların aralarında Closed dedikleri dar geçitler bulunmakta. Bu geçitlere mutlaka girin, çok ilginç yapılarla karşılaşacaksınız.

 

Edinburgh Kalesi (Edinburgh Castle)

Diğer adıyla Castle Rock. 350 milyon yıl önce sönmüş olan bir volkanın bacasının üstüne duruyor. M.S. 600 yıllarında kurulmuş olan kale, Royal Mile’ın en başında bulunuyor. Girişinde kocaman bir kapı var: Gate House. İçeriye girdiğinizde bir avluda bulacaksınız kendinizi. Burada minik minik hediyelik eşya dükkanları görebilirsiniz ve bileti de buradan alıyorsunuz. biletimizi aldıktan sonra içeride bir kapı daha bulunmakta; Portcullis Gate. Buradan da geçtikten sonra; savaş zindanları (French prisons), Aziz Margaret Şapeli (St. Margaret’s Chapel), Kraliyet sarayı (The Palace), Taç odası (Honours of Scotland), Savaş anıtı (Argyle Battery), gibi birçok yer mevcut. Hiç acele etmeden, tadına vararak güzelce gezin, o dönemlerde olduğunuzu düşünün.

 

"<yoastmark

"<yoastmark

Pazar günü hariç her gün öğlen saat 13:00’da top atışı yapılıyor; One C’lock Gun deniliyor. (Bu top atışının da hikayesi var, onu da aşağıda yazacağım )

Kale her gün 09:30 ile 17:00 arası açık. Bilet fiyatı 15pound. Kale hakkında daha çok bilgi almak için link de bırakıyorum. Daha birçok alanı var, kroki halinde linkte bulabilirsiniz 😉 http://www.royal-mile.com/castle/castle_plan.html

Viski Müzesi (Whisky Experience Center):

Kalenin çıkışında çeşit çeşit viskileri deneyebileceğiniz bir yer mevcut.

Camera Obscura World of Illusions

Hemen kaleden çıkınca sol taraftaki bina, daha doğrusu yaklaşık 200 yıllık bir bilim merkezi de diyebiliriz. Camera Obscura aslında fotoğraf makinelerinin atası olarak bilinir. Hatta latincede “karanlık oda” anlamına geliyor. Binanın en üst katında kubbe şeklinde tavanı olan ve tavanında delik bulunan bir oda var. Bu odanın ortasında yuvarlak bir taş masa var. Bir mercek yardımıyla delikten taş masaya, binanın çevresi yansıtılıyor. Bence çok değişik ve güzel bir gösteri sunuyorlar. Bina 6 katlı ve her kat ayrı güzel. Labirentler, fotoğraf kabinleri, insanları şekilden şekle sokan aynalar, 3 boyutlu tablolar ve daha bir çok güzel illizyonal alanlar var. En eğlenceli olanı da çıkıştaki köprü. Çocuklar için efsane bir merkez. Biz de çocuklar kadar eğlendik 😀 Bilet fiyatı 17pound.

Camera Obscura World of Illusions
Camera Obscura World of Illusions

The Writers’ Museum

“Lady Stair’s Closed”dan içeriye girince karşınıza The Writers’ Museum çıkıyor. Önünde devamlı kuşların bulunduğu küçük, 2 katlı bir müze. 1622 yılında zengin bir İskoç tüccarı tarafından yaptırılmış olan  taş binanın 1907’de Şehir Konsiline verilmesiyle müze olarak kullanılmaya başlanmış. İskoç Edebiyatının en önemli 3 yazarının; Robert Burns, Sir Walter Scott (bir de bu yazar için özel bir anıt yapılmıştı ki, onu da anlatacağım) ve Robert Louis Stevenson’ın özel eşyalarını, portrelerini, el yazılarını ve kitaplarının ilk basımlarını bulabilirsiniz.

The Writers’ Museum
The Writers’ Museum

Mary King’s Closed

Aynı yol üstündeki bir sonraki aralığın adı da “Mary King’s Closed”; burası korku turlarının yapıldığı bir yermiş. Maalesef biz bu turları deneyimleyemedik ama bir sonraki sefer için listemde ekli 😉 Bu bölgenin özelliği için duyduğumuz bilgi de şu şekilde: zamanında karahumma salgını olduğunda, çok hasta olanları ölsünler diye bu alanda bulunan yer altı odacıklarına bırakıyorlarmış. Bir başka deyiş de: fakir insanların evleri yer altlarında olurmuş. Dediğim gibi gitmediğimiz için net bilgi veremiyorum maalesef ama ilginç bir kısmı kaçırmışız biz de 🙁

St. Giles Katedrali (St Giles Cathedral)

Yaklaşık 900 yıllık bir yapı. Burada her şey orta çağdan kalma ve gerçekten o zamanda yaşıyormuş hissiyatı veriyor.

National Library

St. Giles Katedrali’nin hemen sağ tarafında bulunan bir kütüphane. Yurt dışında kütüphane gezmeyi sevenlerin ilgisini çekebilir.    

John Knox House

Royal Mile’da Hollyrood Park’a doğru caddede (Conangate) ilerlerken sağ tarafta “John Knox House“u göreceksiniz. Dışı çok değişik şekillerle süslenmiş, mistik havası olan bir bina. Biz içeriye girmedik ama bir dahaki gidişimde uğrayacağım. (John Knox hakkında da bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.)

Hollyrood Sarayı

Royal Mile’ın sonunda Britanya kraliyet ailesinin İskoçya’daki resmi ikametgahı ve parkı olan Hollyrood Sarayı ve Parkı’nı göreceksiniz.

Arthur’un koltuğu (Arthur’s Seat)

Burası bir tepe; deniz seviyesinden 250m yükseklikte. En tepeye çıkması yaklaşık 2 saatimizi aldı. Bu tepeye neden bu isim verildiğine dair birçok hikâye olduğunu duyduk fakat yerel halk bile aslında neden bu şekilde anıldığını tam olarak bilmiyor. Kesinlikle rahat kıyafetler ve sağlam bir ayakkabı ile o tepe çıkmanızı tavsiye ederiz. O manzarayı görebileceğiniz bir başka nokta yok. Tüm anıtları, panoramik olarak Edinburgh’u görmek istiyorsanız sakın üşenmeyin 😉 hatta yanınızda yiyecek ve içecek de götürerek tepede birkaç saat vakit geçirin.

Arthur’un koltuğu (Arthur’s Seat)
Arthur’un koltuğu (Arthur’s Seat)

 

Royal Mile’da, Kale’den Arthur Seat’e kadar gittiğimize göre Old Town’un büyük bir bölümünü bitirdik demektir.  Grassmarket’e gidelim şimdi de biraz.

Grassmarket-Cowgate

Kaleye gitmeden yolun solundan doğru kıvrılan yoldan (Victoria Street; çok güzel bir cadde, mini mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz bence 😉 ) devam edince kendinizi burada bulacaksınız. Sağ tarafta yan yana 6-7 tane pub var. Mekanlar ile ilgili ayrı bir yazım var tık tık: 

Yolun solundan doğru devam ettiğinizde ise kendinizi Cowgate de bulacaksınız. Burada meşhur The Elephant House (Harry Poter ın doğum yeri diye geçer, JK Rowling kitabı burada yazmış) ve elektronik müzik severler için de Frankenstein bar bulunmakta.
Cowgate’den devam ederseniz yolun sonunda Dynamic Earth ü göreceksiniz. Camdan yapılma bir bina ve daha çok çocukların ilgi duyacağı bir yer olduğunu duyduk fakat biz maalesef içeriye girmeye o gün vakit ayıramamıştık.

 

Bizim gezdiğimiz yerler Edinburgh içerisinde buralar ama eminim atladığımız daha çok yer vardır. Umarım bir daha gidebilirim ve sizlere de daha fazla bilgiler iletebilirim.

Edinburgh gezilecek yerler New Town tık tıkk 

Edinburgh yeme içe rehberi için tık tıkk ;)

İskoçya’da biz neler yaptık bakmak için tık tıkk 😉

Daha fazla foto için  ve sormak istediğiniz şeyler olursa instagram sayfamıza bekleriz.

Şimdiden iyi tatiller.